12.2.15

Hukuk Açısından Bilişim Sistemi Tanımı Nasıl Yapılmalı?

Yorum: Muharrem Aydın
Bilişim sistemleri, en basit şekilde bir girdi verisini (input data) aritmetik ve/veya mantıksal işlemlerden geçirerek çıktı verisini (output data) üreten sistemlerdir. Günümüz modern bilişim sistemlerini betimlerken bu tanımı otomatik işlem yapan elektronik / manyetik sistemler şeklinde zenginleştirebiliriz.

Bilişim sistemleri, günlük hayatımızın her anında karşımıza çıkmakta, her geçen gün daha fazla alanda yaşantılarımıza nüfuz etmektedir. Otomobilimizin rot-balans ayarını yapan cihazlardan (“bilgisayarlı rot-balans yapılır” tabelalarını hatırlarsınız) doğrudan otomobilimizin içindeki beyinlere (özel servisler de dâhil bu şekilde isimlendiriliyor), çamaşır makinelerinden cebimizdeki telefonlara kadar birçok örneğini hayatın içinden çıkarabiliriz.


Peki, hukuk açısından bilişim sistemi tanımını nasıl yapmalıyız?
Bilişim sistemleri hayatımıza girmeye başladığında, o zamana kadar hiç bilmediğimiz ya da yapmadığımız şeyleri kazandırmadı; zaten hayatımızın içinde olan şeyleri, belki onlarca senelik işin birkaç saniyede yerine getirilebilmesi boyutlarında, kolaylaştırdı. Bu açıdan değerlendirildiğinde, “bilişim suçları” gibi ayrı bir başlık açmanın gerekli olmadığı sonucuna varılabilir.

Bununla birlikte, gerek imkânsız gibi görünen bazı işleri mümkün hale getirmesi (kapıyı açma ihtimali olan milyonlarca anahtarı birkaç dakikada deneyebildiğinizi düşünün), gerek “yazılım” kavramıyla ortaya çıkan sanal varlıklar ve bu varlıklara karşı işlenen suçlar, gerekse kurulan iletişimin yüz yüze olmaması nedeniyle “sanal âlem” için yeniden tanımlanması gereken ahlak sistemi (Hiroşima’ya atom bombası atan pilotun vicdanı, bir düşman askerini gözünün içine baka baka öldüren askerin vicdanı kadar sızlamamıştır!), var olan hukuk sisteminde bazı kavramların bilişim sistemleri adına “düzenlenmesi” ve belki de "yeniden tanımlanması" gereğini ortaya koymaktadır.

Bu düzenlemeleri yaparken, bilişim sisteminin ne olduğunun belirlenmesi, hangi durumlarda bilişim sistemine karşı ya da bilişim sistemi aracılığıyla bir suç işlenmiş olduğunu belirlemek adına son derece önemli bir hal almaktadır. Yukarıdaki tanım ya da 5237 sayılı TCK’nın 243. maddesinin gerekçesindeki tanımla yapılacak bir değerlendirme ile, günümüzde hemen hemen her suç içinde bir bilişim suçu unsuru bulmak mümkün hale gelebilir. Bu bağlamda, hukuk sisteminde konu edilen bilişim sisteminin “genel amaçlı kullanılabilme özelliği” ile değerlendirilmesinin doğru bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum.

Son olarak, her ne kadar sonuç olarak aynı görüşü paylaşsam da, 2007/6-136 emsal numaralı Yargıtay Kararında, Sayın Kubilay Taşdemir’in bilişim sistemi tanımı konusunda “sistem bir şekilde çökse işlemin kesinlikle gerçekleştirilemeyeceği durumlar” değerlendirmesine de katılmadığımı belirtmek isterim. Nitekim örnek verdiği ATM ile gerçekleştirilen faaliyet de nihayetinde para çekme / yatırma vb. bir işlemdir ve sistemin çökmesi durumunda da gerçekleştirilebilir, ATM sistemi yokken de bu işlemler gerçekleştiriliyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder